10 Şubat 2014 Pazartesi

Hele bi o güne gelelim

Yazmayalı yıl olmuş nerdeyse. Ayy şu üşengeçlik başıma bela. 9 gündür yazıyım yazıyım diyorum amaan sonra yazarım diyip erteliyorum. Ama artık yeter! İşte yazıyorum;
İlk olarak söylemek istediğim çok önemli bir şey var. Hatta benim için en önemlisi; Kardeşim regl oldu.
2 Şubat'ta Esmerle birlikte sinemaya gitmiştik. Eve bi geldim haberi annem verdi. Direk söylemedi tabi. ''Kardeşini evlendiriyoruz'' dedi. Hee anne hee diye geçiştirdim. Ne demek istediğini anlamadım. En son annem baktı. Bu mal anlamaz imadan neden, direk söyleyim dedi heralde ve patlattı bombayı. Lan nasıl sevindim nasıl sevindim görmeniz lazım. Niye bilmiyorum ama sevindim. Hemeen yengelerimi aradım müjdeyi verdim. Eee ablam bende yapmıştı bende kardeşime yapmazsam olmaz dimi:)) Gerizekalı mal öküz kardeşim yanımdayken aradım yengelerimi. Telefonu kapatınca tehdit ediyo. Neymiş? Eğer bir kişiyi daha ararsam hakkımda yalan söylüycekmiş'' ayyy nasıl korktum nasıl korktum anlatamam. Salak lan!1! Git ne bok diyosan de çokta umrumda sanki.
Eh tabi bunlar yaşanırken bi yandan da bu eve nasıl orkid yetişcek diye düşünmeden de edemedim. Zavallı babacım zaten üç beş kuruş kazanıyo onun da yarısını bizim orkidlere yatıracak..



6 Şubatta Kırıkkaleye ,dayımlara gittik. Kuzenimin kasım ayında bi kızı olmuştu. Onu gördük. Lan nasıl tatlı nasıl tatlı görmeniz lazım. Tombiş tombiş. Bi yanakları var böyle görmeniz lazım. Bi de bi kokusu var kiii. Gidip gidip bebeği kokluyodum. Ama misss. Valla maşallah. Annem gil duluklu diye seviyo. Yanakları tombiş olduğu için. Ama yengem ,yani bebeğin babaannesi tosmuk diye seviyo. Tosmuk ne derseniz hemen açıklayım; Tosun'un tos'u ,kusmuk'un muk'u. Her gün kusuyo bebek. Yengeme helal valla. Ne güzel uyduruverdi tosmuğu. Tosmuk bebek:))

Dün de bildiğiniz gibi 8 Şubat'tı. Sizin için önemsiz ,sıradan bir gün olabilir. Ama benim için oldukça önemli bi gündü. 8 Şubat ,yani dün Cem Karaca'nın ölüm yıldönümüydü. Cem baba aramızdan ayrılalı tam 10 sene oldu. Cem Karaca'nın yeri bende ayrıdır. En çok sevdiğim sanatçıdır. Sesi ,tarzı ,duruşu ,giyinişi ,saçı.. Her şeyini seviyorum. Her şeyiyle benim vazgeçilmezim. Mekanın cennet olsun ,huzur içinde uyu Cem Baba...


Bu şarkının da bende bir anısı var;
Servisle okula gidiyodum ,yine böyle sıkılıyorum tabi ,radyo açık ama mal mal şarkılar çalıyo. Bende dinliyorum böyle yorum yapıyorum içimden ''Bu ne bee? ,bu şarkı mı şimdi? Ayyy ne saçma sözlerr'' falan diyorum. Sonra birden bişey çalmaya başladı. Yukarıdaki parçanın başı. İçim birden kıpır kıpır oldu. Böyle elimi gitarı ben çalıyomuşum gibi hareket ettirmeye başladım. Servisteyim bi de düşünün. Ama tabi kimse görmüyo. İçimden de diyorum ''İştee bu yaa. Ne güzel bi girişi var ,ne güzel çalmışlar, işte benim tarzımm. Bende ilerde böyle çalarım heralde. Ayy melodi çok güzel inşallah sözleride güzeldirde güzelim şarkı malamat olmaz'' diye iç geçirirken bi ses girdi ve düşüncelerimi böldü ; BİR GÜN BELKİ HAYATTANN!!
Lan bi sırıtmaya başladım ben görmeniz lazım. Şarkının Cem Karaca'nın şarkısı olduğunu bilmiyodum. Birden radyoda Cem babanın sesini duyunca içim iyice bi kıpır kıpır oldu. İçimden bağıra bağıra o şarkıyı söyledim.. Ahh ahh.. Huzur içinde uyu Cem Baba, senin gibi bi sanatçı bu dünyaya bi daha gelmez..

8 Şubat'ın benim için ayrı bir anlamı daha oldu. Dün ben ,annem ,yengem ve ablamla(kuzen) birlikte Kırıkkalede çarşıya gittik. Gitmez olaydık. Böyle bi kalabalık yok. Yengem falan da şaşırdı burası böyle kalabalık olmazdı diye. Niye kalabalık? Seçimler yaklaştıya hani partiler oy toplamak için miting gibi bişey yapıyo. Her parti vardı orda. Öyle bi kalabalıktı ki görmeniz lazım. Neyse işte ben hariç hepsi etrafa bakınıyo böyle bi o dükkana giriyolar bi bu dükkana. Ben sıkıldım tabi. Böyle yüzüm falan düştü. Yokuş aşağı gidiyoruz. Giderken adamın biri geldi bana bildiğin omuz attı. Valla geldi omuz attı resmen. Nasıl bi çarpma. Mavi ceketli bi adamdı. Bana baktı ''özür dilerim'' dedi. Ben hiçbir şey demeden adamın gözlerinin içine içine baktım ,adam benim  gözlerimin içine baktı. Tabi ben aşık olmuş gibi bakmadım. (Lan adama aşık oldum falan sanmayın sakın okuyun bak) Somurta somurta baktım adama. ''Dileme özür falan ,yavaş yürü çarpma'' dedim ama adam duymadı. Yanında başka bi adam vardı ,onun koluna girmişti, hızlı hızlı yürüyodu. Ben böyle kendi kendime söylenip adamın arkasından bakarken ne görüyüm! Adamın omzunda nikon fotoğraf makinesi! LAAAAN! Dedim bu adam gazeteci! Miting falan var kesin onu haber yapmaya gidiyo bi de hızlı hızlı yürüyo! Ah benim eşek kafaaam!!! O kalabalık içinde bana gazeteci çarpıyo ve ben öküzlük yapıp adamı azarlıyorum! Gazeteci lan gazeteci! Ben gazeteci lafını duyunca bile kalp krizi geçircek gibi oluyorum ,gazeteci geliyo bana çarpıyo ben adamı azarlıyorum! Lükse bak! Ayy adamın gazeteci olduğunu fark edince bi gözüm doldu bi gözüm doldu nasıl. Dokunsalar hüngür hüngür ağlıycam. Bana gazeteci çarptı diye. O gün çarşıda olduğumuz bütün gün boyunca o adamı aradım ,özür dilemek için. Ama tabi bulamadım. Vay benim eşek kafam ,ben nerelere gidem ,başımı nerelere vuram! Allah beni kahretmesin! Gazeteci geliyo bana çarpıyo ben adama kızıyorum. Ahh ahh düşündükçe bile bi fena oldum.. Eğer bu yazıyı okursan gazeteci abi senden çook özür dilerim. Gazeteci olduğunu bilseydim ben özür dilerdim senden. Valla bak. 
AHHH AHHH!! 

Bi de dün çarşıda yengem bana bi kazak aldı. Kırmızı-lacivert-beyaz renkte yatay çizgileri olan güzel bi kazak. Ben beğendim. Yalnız aldığımız yerde denememize izin yoktu. Bizde olur diye aldık. Eve gidince bi giydim ,memelerle popo kocaman ,bel incecik ,yaratık gibi bişey oldum. Bende bu kadar meme varmıymış diye şaşırdım. Eh 15 daha yaşındayken 85-90 numaralı sütyen takıyorum. Ayy inşallah daha fazla büyümez. Ama niye böyle oldu biliyorumm. Benim bi yengem var. Büyük amcamın gelini. Ben daha 7-8 yaşlarındayken ablam, yengem ve ben onların eski evinin mutfağında oturuyoduk. Konu nasıl oldu hatırlamıyorum ama memelere geldi. Yengem eline şöyle büyükçe bi tas aldı memelerime bastırdı. ''Koca koca memelerin olsun'' diye diye. AL! OLDU! İYİ Mİ OLDU? 15 yaşındayım lan daha! Ablam alay ediyo seni alan yaşadı diye! Dar bişey giyemiyorum utancımdan. Sağol yengee!
Ya ben böyle anlatıyorum da inşallah tanıdık biri blogu okumaz ,utancımdan yerin dibine girerim yoksa..

Bugün Ankaraya geldik. Yeni evimize desenli boya yaptırıyoruz. Benim odamın desenini bugün seçtim. Güzel oldu bence. Hadi hayırlısı ,ne diyim.. Haa durun durun bu yazının başlığı neden Hele bi o güne gelelim onu söyleyimm. Babam ,annem ve kardeşim. Üçününde en sık kullandığı cümle bu. Uyuz oluyorum artık. Bugün arabada konuşuyoruz eşyaları nereye koycaz ,şu kimin odasında olucak ,kardeşim hangi okula  gidecek diye. Hepside Hele bi o güne gelelim diyo! Hiiç bugünden planımı yapıyım yok. Hele bi o günler dövsün sizi!

Kapanışı Cem babayla yapalım yine,
bu şarkı her boka ağlayan bana gelsin;


2 yorum:

  1. Özlemişiz senin yazılarını yine senin tarzın ve yine sen geri dönmüşsün. Payton paypa günlerine : ) Kajjuko çok güzel ama benim için galiba hep payton pampa kalacaksın dünya şekeri kız. Seni tanıdığım için çoooook mutluyum. Eminim ilerde çok büyük bir gazeteci olacaksın.
    Çünkü yazılarında öyle bir özgünlük var ki öyle sıcak ve içten, kelimeler satırlara dökülürken çok özgün. Sevgiler

    YanıtlaSil

Arama

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...