16 Aralık 2013 Pazartesi

Kahretsinn!!



Şu işe bakınn yazmayalı tam 2 hafta olmuş.. Hafta içleri bilgisayarı açamaz duruma geldimm!! Burada günlük ne yaptığımı anlatmıştım(Niye yazmadım?) Hala aynı devam ediyorum sadece bir kaç değişiklik var o da şöyle;

05.30 => Uyanıyorum servis gelene kadar üstümü giyiniyorum ,yemek yiyorum ,saçımı başımı yapıp dışarı çıkıyorum
06.20 => Servis bekliyorum
07.00 => Okula gelip it gibi titreye titreye kapının açılmasını bekliyorum
08.00-15.00 => Okul hayatı (dersler ,tenefüsler)
16.00 => Eve geliyorum üstümü falan değiştiriyorum yemeğimi yiyorum
17.00 => Uyuyorum
01.30 => Annem beni gelip uyatıyor gidip kendi yatağıma yatıyorum.

Sizinde farkettiğiniz gibi hayvan gibi uyuyorum. Lan akşam 8 saat uyur mu bi insan? Ben uyumuyorum kış uykusuna yatıyorum mübarek! Ama gece o saatte uyanınca taa 3-4 gibi uyuyorum ,05.30 da da uyanınca normal gibi bence. gece yerine akşam uyuyorum. Şu tam günlük okul benim hayatımı yerle bir etti!!
Neyse şimdi başımdan geçenleri yazıyımm.. Son iki haftadır neredeyse her gün sınav olduk. Hemde bir günde 2 sınav olduğumuz da oldu. Notlarım pek yüksek değil maalesef. Ama 50 yi geçtim ya o yetiyo. Artık kaç aldığıma bakmıyorum. 50'yi geçmiş mi? Tamam. Bitmiştir iş.

2 Aralık 2013 Pazartesi

ELVEDA O'CONNER



Bildiğiniz gibi bugün genç bir oyuncuyu trafik kazasında kaybettik. Paul Walker. Yani namı değer Brian O'conner. Henüz 40 yaşında geçirdiği trafik kazası sonucu bugün(30.11.2013) öldü. Kendisini en iyi Hızlı ve Öfkeli filminde canlandırdığı Brian O'Conner rolüyle tanımıştık.
Bugün boş boş twitterda gezinirken birisi Hızlı ve Öfkelinin yıldızı Paul Walker öldü yazmış. Daha adını bile bilmiyordum. Kim acaba diye google a yazdım ve karşımda onu görünce dondum kaldım! Ya tamam gerçek ismini bile bilmiyodum. Öyle fanı ,çok çok büyük bi hayranı da değildim. Tamam hayranıydım ama Brian O'Conner'ın. Yani işte dedim ya gerçek adını bile bilmiyodum. Filmi izledikçe aklıma geliyodu. Sadece Hızlı ve Öfkeliden tanıyodum.

29 Kasım 2013 Cuma

Ben ne malımm!!



Yaa ben ne mal ne aptal ne düşüncesiz ne beceriksiz bi insanmışımm.. Bakın noldu en baştan anlatıyım.. Ama önce arkadaşlarıma bi isim veriyim böyle hani şu vardıya bu vardıya demekle anlatılmaz.
Bu yazıdaki beni küstüren arkadaşıma Tiyatrocu diyim. İyi rol yapıyo ve tiyatrocu olmak istiyo.
Bu yazıdaki hikayeyi veren ,kağıdı ilk önce alan kız var ya hani işte o da Sarı olsun.
Şimdi anlatıcağım olayın esas kızı var bide. İşte ona da Mavi diyim. Kızın çok güzel ,berrak ,yemyeşil renkte gözleri var. Ama maviye benziyo ve ben ona mavi demek istiyorum.! İşte şimdi asıl olaya geçiyim;
Dün bu Mavi sürekli sınıfın kapısının orda dolaşıyodu. Kızı çağırdım noldu diye sordum. Merak ettim yani. ''Benimkini kesiyorum'' dedi. (Şu okullarda da hep böyle oluyo. Bebe senin farkında bile değil ama sen onu seviyosun. daha doğrusu hoşlanıyosun ve adı hemen benimki oluyo!)

27 Kasım 2013 Çarşamba

Bir gün




Bugün yeni bi kitaba başladımm.. Tahmin edin adı ne? ''Bir Gün'' öve öve bitiremiyolar kitabı. Okuyunca görücez.. Ama şimdiden seveceğimi anladım. Çünkü kitaptaki esas kız aynı ben. Yeminle aynı ben. Gözlük takıyo ,aşka inanmıyo ,öyle yılışık şeyleri sevmiyo. Tiyatro oyunu yazıyo(ve benim gibi başarısız oluyo[okuduğum yere kadar öyle yani]) acaba sonunda nolcak çok merak ediyorumm. (Bugün başka sınıftan bi kız bizim sınıfa geldi. ''Ben bunun filmini izledimmm sonunda ölüyolar'' dedi. O an benimde onu öldüresim ,tırnaklarımı yüzüne geçiresim ,kaynar suda haşlayasım ,kızgın yağda kızartasım geldi)
Bugün yine elimde o kitabı gören herkes başıma üşüştü ve yine ''ayyy Güneşciğimmmm bu kitabı okuduktan sonnraa verir misinnnn???'' demeye başladılar.! Acaba yanımda şu bankalarda olan sıra veren makineler varya hani basınca sıra geliyo hah işte ondan mı taşısam diye düşünüyorum.. Valla düşünüyorum. Elimde kitabı gören okuduktan sonra ona vermemi istiyo. Şimdiden sırada 3 kişi var. 
Tamam onu da geçtim ;kitabı okumama izin vermiyolar. Tabi elimden zorla alıp okuma demiyolar ama okumama engel oluyolar! Sınıf sınıf değil hayvanat bahçesi mübarek. Birileri oturmuş fotoğraf çekiniyo ,birileri tahtada oyun oynuyo ,birileri kapak fırlatıyo ,birileri bağrıyo ,bebenin biri kızların montunu giyip sınıfta dolanıyo..

Sınavlar açıklandııı



12 Kasımdan itibaren sınav olmaya başladık. o hafta ful sınav olmuştuk. daha da olmadık. ama bizim hocalar yeni okuyabilmişlerr!! Lan yeminle sonuçlara üzülüyüm mü seviniyim mi bilemedimmm
matematik => 27
evet ben. ben. bildiğiniz ben. Güneş. 27 almışım. ben. düşünebiliyomusunuzzzz??????????? Lan ben nasıl 27 alırım !!! İlk duyduğumda nasıl üzüldüm var yaa.. ama sonra arkadaşların notları açıklandıkça yüksek aldığımı fark ettim biraz rahatladım. ama yine de kendime yakıştıramadım doğrusu..
biyoloji => 54
matematikle aynı durum oldu. önce üzüldüm ama sonra yüksek aldığımı fark ettim. bide üstüne inek muamelesi gördüm. sevindim doğrusu. (bide acaba o bebe kaç aldı? çok merak ediyorumm.. benden yüksek aldıysa boğazlarım onu. derisini yüzüp tuz dökerim. o kadar kopya verdim o bana vermedi mal)

22 Kasım 2013 Cuma

Kız olmak hem zor hem iyi



Dün sabah yine okula gitmek için 05.30 da uyandım. ama karnımda nasıl bir ağrı var anlatamam. sonra 05.45 de annem uyandı ,kahvaltımı falan hazırladı. karnım ağrıya ağrıya yedim. sonra işte saçımı başımı yaptım ,servisin gelmesine daha çok vardı. tabi karnımın neden ağrıdığının farkındaydım. evdeyken dua edip durdum dün sabah ''İnşallah regl olmuşumdur'' diye diye. Ya aslında hiç sevdiğim bi olay değil ama dün çok istedim çünkü hem hasta olursam okula gitmiycektim hem de okulda hastalanmış olmuycaktım. bu lanet olası şeyin okuldayken olması da ayrı bi kötü oluyo. bide benimki nasıl kötü geçiyo anlatamam. karnım doğum yapıyomuşum gibi ağrıyo lan yeminle. sonra kusmalar ,üşüme ,halsizlik falan. regl olduğum ilk gün oluyo bunların hepsi. diğer günler rahat geçiyo ama o ilk gün yok mu ilk gün. işte o ilk günün Allah belasını versin!

Sade ve şık




Dikkat ettiyseniz blogumun tasarımını değiştirdim. Eskisi de güzeldi tamam ama bu daha sade ve hoş bana göre. Blogger orjinal teması. Üstteki resmi ben yaptımm asıl onu sormak için yazıyorum bu yazıyı.. Beğendiniz miii? Şimdi sorabilirsiniz Sadri Alışık ne alaka diye? Bence çok alaka. Çok sevdiğim bi sanatçıdır kendisi. Oynadığı filmleri falan çok severim. Kendime Sadri Alışık'ı ve oynadığı karakterleri örnek alıyorum. İdolüm diyebilirim. Yüzü ,mimikleri ,selamı ,filmleri her şeyi çok hoşuma gidiyor.
Bi de resmin üstüne beni özetleyen ve en iyi anlatan sözü yazdım; Galiba ben gazeteciliğe aşık olmuşum.
Valla yeni tasarım gördüğünüz gibi sadece  bunlardan ibaret. Daha fazla yazacak bişey gelmiyo aklıma. uykum da geldi. hadi iyi geceler sizee

21 Kasım 2013 Perşembe

Yazdıklarımı paylaşmalı mıyım?



Hikayeler yazdığımı zaten söylemiştim. Dün ise bilmediğim bir yönüm daha ortaya çıktı :ŞAİRLİK. Dün anneme üzülmüştüm. Kadın hasta. öksürükten ,ağrıdan uyuyamıyor ama kalkıp doktora gitmiyor. Sabah okula gitmek için uyandım. Annemde uyandı. Kahvaltımı falan hazırladı sonra çok halsizdi gitti yattı. Bende yanına gittim. Ateşi vardı annemin. Öptüm onu ve aşağı indim. Servis beklerken gözüm bizim balkona takıldı. Bugüne kadar annem hep o balkonda beklemişti. Servise binene kadar annem balkonda beklerdi. Soğuk falan demezdi. Gir desem bile girmezdi. Komik hareketler yapar beni güldürürdü ,eğlendirirdi. her gün yapardı bunları. dün hiç çıkamadı bile balkona. o kadar hastaydı. O balkona bakıpta kimseyi göremeyince nasıl üzüldüm anlatamam. Ağlamaya başladım. Serviste de ağladım ,okulda da ağladım. Annemin iyileşmesi  için dualar ettim. Allah'ım sen bana annemden önce ölmeyi nasib eyle diye dua edip durdum gün boyu. Tamam bazen beni sinir ediyor. Bugünde sinir etti. Hemde defalarca. Ama olsun. Br tek annem olsun da ne olursa olsun. Allah'ım sen kimseyi annesiz bırakma ,sen bana annemin acısını yaşatma Allah'ım.. Amin...

Kim bu bebe?



Geçen hafta yine sabahın 7 sinde soğukta uyuz sokak köpeği gibi titreye titreye oturuyor ve titrememin geçmesini bekliyodum. Neyseki kalorifer(kaloyifer diye biliyodum otomatik düzeltildi ,bunu da öğrenmiş oldum) kenarına oturmuştum. Çabuk geçti titremem. O gün matematik sınavımız vardı. Açtım ona çalışıyodum. Bebenin biri(erkek) geldi karşıma oturdu. Ben ona dik dik baktım o güldü. Gülünce döndüm önümü çalışmaya devam ettim. Dedim belli ki yer yok geldi buraya oturdu. İt gibi de titriyo. Isınsın. Hem bana ne zararı var ki?
İşte ben bu bebeyle otururken benim sabah arkadaşlarım geldi. Aynı sınıfta olduğum iki kişi. Onlarda servisle geldikleri için erken geliyolar. Birlikte otururuz hep. O yüzden onlara sabah arkadaşlarım diyorum. Biri kız biri erkek. Tabi isimlerini söylemiycem. En iyisi isim takıyım ben bunlara. Erkek olan hakim olsun. Hakim olmak istiyo çocuk. Kız olana da azula diyim. Kız aynı avatardaki azulaya  benziyo yeminle. okuldada azula diyoruz ona kendi aramızda.

Niye yazmadım?



En son 8 kasımda girip bişeyler yazmışım sonra susmuşum. ben susmuşum. ben.    ben ve susmak düşünebiliyomusunuz? aslında beni tanıyan hep suskun biri olduğumu bilir ama internette asla susmazdım. ''niye sustun? niye kaç gündür bişey yazmıyosun?'' diyecek olursanız hemen söyleyim; OKUL.
Lan şu lise ne zormuş! Bu okul yüzünden bende sosyal hayattı eğlenceydi arkadaştı falan hiçbişey kalmamış. Okul ,hayatımı bi tempoya soktu ama ne tempo sormayın. bakın yazıyım valla;
05.30 => Uyanıyorum servis gelene kadar üstümü giyiniyorum ,yemek yiyorum ,saçımı başımı yapıp dışarı çıkıyorum
06.20 => Servis bekliyorum
07.00 => Okula gelip it gibi titreye titreye kapının açılmasını bekliyorum
08.00-15.00 => Okul hayatı (dersler ,tenefüsler)
16.00 => Eve geliyorum üstümü falan değiştiriyorum yemeğimi yiyorum
16.45 => Uyuyorum
18.45 => Öküz ,aptal ,mal ,hayvan kardeşim geliyo başımda bilgisayar oynamaya başlıyo uyatıyo beni pislik.
(Lan bu bebe nasıl yapıyo anlamıyorum ama beni uyatıyo. Geçenlerde bizim odadaki çalışma masasının yerine yeni bi masa aldık. Ben uyurken bizimkiler odanın kapısını sökmüşler dolabı içeri sokmuşlar diğer dolabı parçalara ayırıp çıkarmışlar. Ve ben bunların hiçbirini duymadım. Yeminle duymadım. Lan düşünün kapı/dolap sökülüyo tak tak tak uyanmıyorum ama bu bebe gelince uyanıyorum! Bu işte bişeyler var ama neyse)

8 Kasım 2013 Cuma

Ben böyle arkadaş istemem!




Ben 13 yaşımdan bu yana hikaye yazıyorum. Hani hakkımda sayfasında da dedim ya yatarım müzik dinleyerek hayal kurarım sonra da onları yazıya dökerim diye işte öyle yapıyorum. bu yazdığım hikayeleri 7. sınıftayken falan hep okulda okurdum. türkçe öğretmenim sağolsun beni çok desteklerdi yazmayı bırakmamalısın falan derdi. Arkadaşlarımda beğenirdi. Gerçektende yaşımdan çok daha büyük birinin kullandığı cümleleri yazıyorum. Hiç aşık olmadım aşk nedir ne değildir bilmiyorum ama aşkla ilgili yazdıklarım çok beğeniliyo. Nasıl yapıyorum bunu bende bilmiyorum ama cidden yazarlık benim doğamda var. yazarlık/gazetecilik benim en büyük tutkum.
ortaokuldayken yazdığım hikayeleri sınıfımda okurdum. kimi aşk ,kimi arkadaşlık ,kimi evlat ,kimi akraba ilişkili temalarım olurdu. hep aklıma ne gelirse ne eserse onu yazardım. sonu da çok değişik olurdu. adam tam evlenecek savaşa giderdi mesela. ya da bi hayatın geçmişinde çok derin yaralar olurdu taa 99 depreminden kalma.
ama 8. sınıftayken o türkçe öğretmenim gitti ve yeni bi öğretmen geldi. tamam o hocamı da çok seviyorum o da beni çok seviyor(hangi okulda olursam oluyum türkçe/edebiyat öğretmenlerinin hemen gözüne girerim. öyle ki bugün kültür&edebiyat klübünün başkanı bile seçildim. 10-11-12 ler dururken.) ama elbette diğer hocanın yerini tutmaz. işte bu yeni hoca gelince yazmayı bıraktım doğrusu. aslında aklımda şu anda bile bir  çok  hikaye var ama yazmıyorum. üşeniyorum. neden diye sorarsanız inanın bende bilmiyorum. eskiden ne güzel  hevesliydim. hala da öyle ama iş yazmaya gelince üşeniyorum. inşallah bu üşengeçlikten kurtulurum.

7 Kasım 2013 Perşembe

En Tarz Blog Yarışması

Blogdeposu sitesi yeni bir yarışma düzenlemeye başlamış. İsmi En Tarz Blog Yarışması.
Yarışmanın tüm detayları bu sayfada;
http://blogdeposu.blogspot.com/2013/11/blog-tantmlar-en-tarz-blog-yarsmas.html
Katılan ,katılacak olan herkese başarılar diliyorum :)

Blog Yarışması

*Katılmanızı kesinlikle öneririmm valla baktım da bloguma en çok hit o site sayesinde gelmiş. Kesinlikle yararlı bii site bence. Allah razı olsun ne diyim :D

Fotoğraflar ve ben



Şu sürekli fotoğraf çekip paylaşanları hiç anlamıyorum. Mesela ben hiç fotoğraf çekinmem. Çünkü fotoğraflarda ben ,ben değilim. başka biri o. ucube ,sümsük ,uyuz biri. ben değilim. arkadaşlarım zorla fotoğraf çekinmeye çalışıyo benle ama izin vermiyorum. sonra gizlice çekmeye çalışıyolar. o an kendimi makyajsız dışarıya çıkan ünlüler gibi hissediyorum. arkadaşlarımda gazeteciler tabi. görüntü almaya çalışıyolar.
cidden hiç hoşlanmam bu fotoğraf olayından. tamam çekmeyi çok çok severim ama konu çekinmeye gelince. ııhhh yok olmaz. Geçen mart ayında kuzenimin sevgilisi ailesiyle birlikte tanışmaya gelmişlerdi. o gün saçımı düzleştirdim ,gömleğin üzerine hoş bi kazak giydim ve elbette papyonumu taktım ve bi fotoğraf çektirdim. ilk defa güzel çıktığım bi fotoğrafım olmuştu. inanın marttan bugüne kadar tüm sosyal medya hesaplarımda ,whatsappta falan o resim vardı. ama hani geçen arkadaşlarla alışveriş merkezine gitmiştim ya o gün arkadaşların ısrarıyla fotoğraflar çekinmiştim. 2 tanesinde güzel çıkmışım. hemen tüm sosyal medya hesaplarıma ve whatsappa o resmi koydum. diğerini koymadım çünkü arkadaşım var yanımda. belki koymamı istemez falan dimi? çok düşünceliyimdir sağoluyum.

Anne naptın sen ya



Ödevlerden başımı kaldıramıyorum. İnsafsızlar bi ödev veriyolar ki sormayın. Lan bizde insanız biraz kendimize vakit ayırsak olmaz dimi? Hey Allah'ım ya..
İşte pazartesi günü oturdum ingilizce ödevini yapıyorum. ders kitabında 3 çalışma kitabında 8 sayfa yapmam lazım. Ama bunlar normal kitap boyunda değil daha genişler. yaz yaz bitmiyo yaz yaz bitmiyo. bi de yazdıktan sonra sorularla cevaplarla birlikte deftere geçicek. heeytt dedim. yeter lan bende insanım. gittim annemden izin aldım yarın okula gitmeyim ödevlerim çok evde onları yaparım dedim. izin verdi! düşünebiliyo musunuz benim annem izin verdi. valla ilk seferde beklemiyodum yalvartır izin vermez diye düşünüyodum hala şaşkınım. benim annem böyle. geçen okulda hastalandım annemi aradım yalvarıyorum telefonda çok hastayım diye utanmasam ağlıycam o derece. babanı ara ona sor dedi. babamı aradım böyle ağlamaklı bi sesle baba çok  hastayım karnım ağrıyo dedim tamam kızım dedi. ben tamam kızım dediğini duymadan ''nasıl ağrıyo annemi aradım o babanı ara dedi lütfen gel'' diye sayıyodum ki dediğini anca o zaman anladım. ''gelcen mi'' demişim babama :D şu anneyle baba arasında cidden çok fark var. neyse asıl konuma dönüyüm ben. işte annem izin verdi nasıl mutlu oldum anlatamam. hemen gittim alarmı kapattım. uyatmasın sabahın köründe diye. annemede dedim ver senin alarmınıda kapatıyım diye yok dedi. sabah servisçiyi arayım boşuna beklemesin adam dedi. Bırak arama beklesin beklesiin gitsin uyuz adam dedim. Ama yok dinlemedi beni. Sabahın 05.45 inde çaldı alarm. bende uyandım haliyle.

3 Kasım 2013 Pazar

Hatırlayınca kendimden utandım



Geçen sene 8. sınıfa giderken dersaneyede gidiyodum. İşte neyse bi gün yine en yakın arkadaşımla buluştuk gidiyoruz dersaneye doğru(para da yok yürüyoruz) konu müziğe geldi. Tamam kız benim en yakın arkadaşım ama sevmediğim noktaları elbette var. Mesela internetten tanıştığı kişilerle sevgili oluyo. bebeyi bi kere bile görmemiş ve büyük ihtimalle görmeyecek ama bunu bile bile senin için ölürümler falan filan. lan tamam o değil ayrılınca kavga edince sinirini niye benden çıkarıyon? bu kız şimdi küsüyo sevgilisiyle gün boyu ruh gibi geziyo. ben diğer arkadaşlarımla gülüp eğleniyorum espiriler havada uçuşuyo bu mal tepki vermiyo. somurtup oturuyo. benimde moralimi bozuyo. bişey diyince bi espiri falan yapınca ''ya off'' ,''hmm'' böyle tepkiler veriyo. yaşama sevincim tükeniyo. bide öyle gülüyorum dediğime falan bakmayın çok gülmüyorum. çünkü bu kız ayılınca ben orda otururken sen gülüyodun diye tekrar trip atıyo ,küsüyo facede imalı imalı sözler paylaşıyo. arabesk rap dinlemesi zaten ayrı mevzu. tamam zevkler ve renkler tartışılmaz ama bu mal bana sürekli arabesk rap dinletiyo ,söylüyo bi de bi arabesk rapçiyi seviyo. bebe yetenek sizsinize çıktı orda gördü hayranı oldu. Allah aşkına girin bakın resmine bebenin adı Qarizma Rap.

2 Kasım 2013 Cumartesi

Servisçim



Millet ne güzel sabah uyanıyo hazırlanıyo servisine biniyo okuluna gidiyo. Hiç bişey yok her şey normal. ama benim ki öyle mii!!!??? lan yemin ediyorum uyuz oluyorum bu adama. tamam yaşlı başlı bi adam ama davranışları beni sinir ediyo! Radyoda çıkan şarkılara o boru gibi sesiyle eşlik ediyo ,benim ana dilim Fransızca diyip Fransızca kelimeler saymaya başlıyo :(( bi de adam Kars'lı. Bunları doğu ağızıyla(dil ve anlatım dersine kadar doğu şivesi diye biliyodum ama degilmiş dogu agzı deniliyomuş) yapıyo. düşünün durumumuu :( herif bi de yalancının önde gideni! bi kere beni almadan geçip gitti. annem adamı aradı benim çocuğumu niye almadınız dedi. adam servis arızalandı bugünlük siz bırakın okula demiş. yalan! okula gidince servisteki arkadaşlarıma sordum servis mervis arızalanmamış mal beni almayı unutmuş anneme yalan söylemiş. sonra bi de servisteyken telefonla konuşuyo telefonu kapatııonca arayanın arkasından konuşuyo. böyle de rezil biri.

28 Ekim 2013 Pazartesi

Güzel gündü



Bugün yarım gün olduğu için saat 12 de okuldan çıktım servise bindim ve bizim eve yakın bi yerde olan alışveriş merkezinin önünde indim. tam da önünden geçiyo servis şanslıyım valla. daha önceden arkadaşlarla konuşmuştuk zaten buluacaktık. neyse ben gittim işte 12.30 gibi o alışveriş merkezindeydim. arkadaşım ise o saatte daha yeni çıkıyodu dersten. neyse işte gittim ben çıktım kafelerin olduğu kata oturdum camın önündeki bi masaya. karşımdada 29 Ekim dolayısıyla bayraklarla süslenmiş hipodrom. açtım En Son Yürekler Ölür kitabımı 3. defa okumak için başladım okumaya. okuyorum okuyorum sıkılıyorum. daha geçen bitti çünkü. cümleleri ezberledim yani tekrar okumak sıkıcı geliyo. dedim en iyisi şu acıklı sayfaları açıyım onlar iyi oluyo. açtım birini okumaya başladım. sonra başka bi acıklı sayfa sonra başka bi acıklı sayfa derken bi baktım gözümden yaşar pıt pıt damlıyo kitaba. çok ciddiyim abartmıyorum. dedim kızım manyak mısın kitabı açmışsın ağlıyosun. bi de herkes bana bakıyomuş gibi geliyo o an ama tabi yok öyle bişey herkes yumulmuş önündeki yemeğe onu hapur hupur yiyo. ben tabi daha yiyemiyorum arkadaşlarımı bekliyorum ya hani. neyse işte ağlıyorum dudağım titriyo falan dedim kızım bu böyle olmuycak bırak kitabı oyalanacak başka bişey bul. telefonla oynasam şarjım hemen azalıyo sonra annem arayıp arayıp ulaşamayacak olan yine bana olacak. bende ilgilenecek başka şeyler aramaya başladım. aptal aptal etrafıma bakınıyodum ki hemen arka masamda oturan sevgilileri fark ettim.

Okulda adım gazeteciye çıkmış haberim yok




Bugün çok güzel bi gün geçirdim. okulda yarım gündü tabi bir de saatlerin geriye alınması sayesinde 1 saat daha fazla uyudum. her şey çok güzel geçti bugün. ilk önce okuluma gittim. bizim salak servisçi bizi sabahın 7 sinde okula bırakıyor. ders de 8 de başlıyo. yani anlıycağınız it gibi titreye titreye zamanın geçmesini bekliyorum. dışarıda buz gibi mecbur okulun kantininde bekliyorum. ama kantin dışardanda soğuk. tamam kaloyiferleri yakmıyorsunuz anladık donuyoruz biz ama siz donmuyomusunuz lan? hep merak etmişimdir bunu. neyse işte yine titreye titreye bekliyorum bi kaç kız arkadaşım yanıma geldi ''aağğğyyyy bizim gastecide buradaymışşş günaydın canımmm'' diyerekten. Konuşma biçimleri sanki çocuk seviyomuş gibi bu kızların. niye böyle davranıyolar çözemedim gitti. ama tabi o an söyleme tarzlarıyla pek ilgilenmedim. o sırada beynimde şu sözler yankılandı

bizim gastecide buradaymışşş

bizim gasteci

gasteci

27 Ekim 2013 Pazar

Kitaplar ve ben

Bugün facebookta öyle sayfalara bakarken bi fotoğraf gördüm. Bir adam birine mesaj yazmış. Ama o nasıl bir mesaj. Benim durumumu özetlemiş resmen. Öyle bi yazmış ki tam benim içimden geçenler. Tabi bende bunu görünce kendi telefonuma yazdım ve ekran görüntüsünü çekip tüm sosyal medya hesaplarıma attım :D İşte bahsettiğim yazı bu;



Lan yeminle aynı ben. Fiziğim güzel değil evet biliyorum. 1.71 boy ,74 kilo ,kemik gözlük ,kötü bir ses ,yaşım da daha 15. Ama davranışlarımı ben gerçekten beğeniyorum. Herkes beğeniyor. Saygılı ,efendi ,ağır başlı ,çalışkan ,zeki ,tatlı ,komik biri olarak tanınırım hep. Dikkat ettiyseniz güzel kelimesini kullanmadım bile. Çünkü güzelliğin zerresi yok. Ama herkes tatlı olduğumu söylüyor. Tek avuntum da bu zaten. Daha öncede az da olsa bahsetmiştim hiç kendime özenmem diye. Okula giderkende formamı giyer saçımı ya arkadan bağlar ya hemen bi topuz yapar ya da açık bırakıp öyle giderim. Öyle sevmem ben yarım saat süslenmeyi.

Gerçekten ağladım

Annem ,ablam(kuzen) ,kardeşim ,yengem ,teyzem ,arkadaşlarım ve daha çevremdeki pek çok kadını ağlarken görmüşümdür. Çoğu da televizyon karşısında. Dizide bir şey oluyor. Ya adam/kadın ölüyor ,ya terk ediliyor ya çocuklara bişey oluyor.Bunların hepsinin tek ortak noktası ise kadınları ağlatmaları. Tabi ben izlediğim hiç bişeyde ağlamadım. Yani o kurgu gerçek değil bunu bile bile niye ağlayım? babam ve oğlum da bile ağlamamıştım. Gerçek olmayan bir şeye ağlamak saçma geliyordu bana.(En son Yürekler Ölür kitabını 2 defa okuyup her okuyuşumda hüngür hüngür ağlayan ,arada sıkıldıkça o kitabın sayfalarına bakıp yine ağlayan ,serviste giderken kitaptaki sözler aklına geldiğinde yine ağlayan ben dizilere filmlere ağlamayı saçma buluyorum. Ama kitap gerçekmiş gibi geliyor bana. Kitap okurken sayfalar arasında kayboluyorum ama dizilerde öyle bişey olmuyor.)
Ta ki Ben de Özledim dizisi yayınlanana kadar. Abi o senarist Leyla ile Mecnunun yayınlanmayan finalini anlattıya hani işte o an bende kayış koptu. Önce tüylerim diken diken oldu ,sonra yavaş yavaş gözüm doldu zaten gözümü siliyim derken bir kaç damla yaş orda aktı gitti. Sonra bir daha izledim sonra bir kere daha sonra yine. Tabi onlarda ağlamadım ama ürperdim yani. Televizyon izleme kariyerim boyunca ilk defa bir şeye ağladım. Hadi hayırlı olsun.. Gelin bir daha ağlaylım.
*Ben bu klavyenin ta...!!!!



Kitabım bitti


Perşembe gününden bu yana kitapsız kaldım. Okuduğum kitabım gitti ve elimde okuyabileceğim başka bir kitabım kalmadı. Hayırseverliğimden(!) dolayı herkese kitaplarımı ödünç verdiğim için mal gibi kaldım ortada.(aslında kimseye hayır diyemediğim için vermek zorunda kalıyorum)
Kitaplığım kitap dolu ama hepsini okudum. Okuduklarımı bir daha mı okuyum? İnsanlar aptal olduğumu ve bir kereden anlamadığımı falan söylerler şimdi ne gerek var dimi? (Aslında çoğu kitabı en az 2 defa okudum. En Son Yürekler Ölür kitabınada tam 3. defa başlayacaktım ki bir arkadaş istedi o kitabı ve bende yine hayır diyemediğim için vermek zorunda kaldım.) yani anlayacağınız mal gibi kaldım ortada.
Sosyal medyada hediye kitap kabul edilir diye paylaşım yapıyorum ama kimse tınlamıyo tabi. Şirinlik olsun diye paylaştığımı mı düşünüyolar nedir anlamadım gitti. Zaten anlasalarda hediye mi alacak bu öküzler? Kendileri okumuyolar gidip bana kitap mı alacaklar? Yada kitap mı verecekler hiç zannetmiyorum.
Zaten benim aklımda da şu anda pek kitap yok. Neyi okusam karar veremedim. Ama en çok şu Bir Gün diye bi roman varmış onu okumak istiyorum. Ya da puCCa 4. kitabı almak istiyorum. Tabi bunun için kalkıp üstümü giyinmem sonra çarşıya gitmem ordan kitabı arayıp bulmam gerek. Kim yapacak bu kadar işi? Ama en iyisi yarın okul çıkışında gidip bakıyım bi.  Sizlerde bana kitap önerebilirsiniz. Ama güzel olsun.


26 Ekim 2013 Cumartesi

Kız olmak zor!



Kız olmak ne kadar zor bişey ya! Ara sıra keşke erkek olarak doğsaydım dediğim oluyor yani. Eğer kızsan bazı kurallara uyman lazım. Neymiş kibar olcakmışım ,gelenlerin elini öpecekmişim ,saçımı tarıycakmışım. Vır vır vır..
Ya dün bi duş alıyım dedim ,aldım duşumu çıktım banyodan üstümü başımı giyindim. Sıra geldi saçı taramaya. Taranmıyor ki anam. Canım yana yana o tarağı saçımın arasından geçirmeye çalışıyorum yok olmuyo. En sonunda anneme dedim sen tara saçımı diye. Napıyım ama? Eğer annem gelmese kafamda saç kalmıycak. Erkeklerin öyle bi derdi yok oh ne güzel valla! Yatırıyolar inek yalamış gibi arkaya ya da elleriyle dikiyolar. Bitti. al işte hazırlandı sayın bay erkek çocuk..

Merhaba blogger!

Blogger'a tekrar dönmek güzel bir duygu. Bir zamanlar buralarda içimden gelen her şeyi sayıp söylüyordum. Bunu tekrar yapacağımı bilmek gerçekten güzel bir his. Aslında Blogger'a geri dönme sebebim günlük tutmaya karar vermem. Geçenlerde eşyalarımın içinden günlüğümü buldum ve okudum. ne saçma şeyler yazmışım. ama bunları tekrar okumak çok hoştu. dedim ki ''Kızım Güneş git tekrar günlük yazmaya başla. ilerde yine okursun gülersin işte fena mı?'' Ama bi kaç sorun vardı ;şimdi kim kalkıpta kırtasiyeye gidicek. yarım saat en güzel günlüğü seçecek? hayır bide güzelde değiller. güzel bişey seçmeye kalkıp alsam başkalarında da bundan olacak. e ne anladım ben? benim günlüğümden sadece bende olmalı. bana özel olmalı. zaten tek sorunum bu da değildi. şimdi kim yarım saat kalem arayacak oturup özene büzene günlük yazacak? çok uzun iş. üşenirim abi ben. En sonunda karar verdim. gidiyim bi blog açıyım. hem oraya hızlıca yazarım hemde bakarsın popi olurum? valla olur mu olur. zaten gün boyu yaşadıklarımı arkadaşlar biliyo ,annem biliyo ,babam biliyo ,sülale biliyo. siz de bilin. ne olacak yani? ya işte uzun lafın kısası artık ne yaşadıysam ne halt yediysem buraya yazıcam. Eğlenceli olur ya. bakarsın bende puCCa gibi kitap çıkarırım?
Ha bide pucca demişken bayıldım lan puccaya! Süper yazıyo kız. kesinlikle takip edin ,kitaplarını alın ne biliyim bişeyler yapın işte.

Bu yukarıda gördüğünüz tip ise blogumun yeni logosu. Bu tipi görünce aklınıza ben gelmeliyim. bunun ne olduğunu bende bilmiyorum


Arama

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...