Servisçim

Millet ne güzel sabah uyanıyo hazırlanıyo servisine biniyo okuluna gidiyo. Hiç bişey yok her şey normal. ama benim ki öyle mii!!!??? lan yemin ediyorum uyuz oluyorum bu adama. tamam yaşlı başlı bi adam ama davranışları beni sinir ediyo! Radyoda çıkan şarkılara o boru gibi sesiyle eşlik ediyo ,benim ana dilim Fransızca diyip Fransızca kelimeler saymaya başlıyo :(( bi de adam Kars'lı. Bunları doğu ağızıyla(dil ve anlatım dersine kadar doğu şivesi diye biliyodum ama degilmiş dogu agzı deniliyomuş) yapıyo. düşünün durumumuu :( herif bi de yalancının önde gideni! bi kere beni almadan geçip gitti. annem adamı aradı benim çocuğumu niye almadınız dedi. adam servis arızalandı bugünlük siz bırakın okula demiş. yalan! okula gidince servisteki arkadaşlarıma sordum servis mervis arızalanmamış mal beni almayı unutmuş anneme yalan söylemiş. sonra bi de servisteyken telefonla konuşuyo telefonu kapatııonca arayanın arkasından konuşuyo. böyle de rezil biri.

Ya tamam aslında bunlara gülüp geçiyodum önemsemiyodum ama son yaptığı bendeki kayışları kopardı! 29 Ekim sabahı beni almaya gelmedi !!! Üstümde kısa kollu Atatürk tişörtü elimde bayrak ve fotoğraf makinesiyle sabahın köründe indim aşağıya. saat 06.20 den 06.45 e kadar bekledim o gerizekalı herifi ama gelmedi! Onun yüzünden Anıtkabir'e gidemedim. Düşünün ben Anıtkabir'e gidemedim!! Hem de neden o aptal servisçi yüzünden! 25dk boyunca dışarda tabiri caiz ise it gibi titreye titreye bekledim o hayvanı! gelmeyince eve çıktım. ertesi gün yine her gün beklediğim saatte yani yine 06.20 de aşağıya indim geldi. ben bişey demeden boş bi koltuğa oturdum. adam yaşlı unutmuş olabilir falan diye üstüne gitmek istemedim. ama o öküz naptı?
''ablacım sen bana gelicem demedin mi? ben ne kadar bekledim niye inmedin?'' dedi!!! tabi bunu ağzını gere gere söyledi pislik adam. yani bildiğin bana hesap sordu. ''ben indim bekledim siz gelmediniz'' dedim. adam bağırmaya başladı ''nerde indin be? ben 3 defa burdan geçtim kaç dakka bekledim gelmedin yalan söyleme'' dedi. Nasıl sinirlendim nasıl sinirlendim anlatamam ya! beni herkesin içinde yalancı durumuna düşürdü. ki ben yalanı asla sevmem ve haksızlığa asla tahammül edemem. ''ne yalan söylüycem be? indim 20-25 dk bekledim gelmediniz'' dedim. servisi durdurdu ayağa kalktı bana doğru baktı. düşünün servisçi servisi durduruyo gelip bana hesap soruyo! ''sor arkadaşına geldim mi gelmedim mi? kaç dakkaa bekledik burda sor'' dedi. kıza sordu. kız ''bekledik ama erken geldik ya ondan görmemiştir belki'' dedi. servisci ''ne erkeni aynı saatte gittik işte'' dedi. lan hayvan ben yalan mı söylüyom? ben aynı saatimde indim. ben dışarda annem balkonda titreye titreye bekledik. 2 öğrenci daha aldık ama adam hala söyleniyo. bi de servise binenlere beni söylüyo! ''gelcem diyenleri gördük hiç biri gelmedi'' dedi. ''ne diyosun be gelseydin Anıtkabir'e gidecektim!!'' diye bağırdım artık. ama ağlamamak için kendimi zor tutuyorum inanın. Böyle bi yerlere vurmak bişeyi kırmak bağırmak istiyorum deli gibi ağlamak istiyorum ama yapamıyorum. ben bişey yapsam yine bişey diyip iyice moralimi bozacak biliyorum yani. sonra servise bi 10. sınıf aldık. liseye gittiyseniz bilirsiniz şu 10. sınıfları. hani büyükler ya(!) kendilerini kral sanıyolar 9. sınıfları aşağılamalar kendilerini büyük görmeler falan. lan belki aramızda 1 yaş bile yok sadece ay var ama bunlar böyle işte. hatta okulun ilk gününde başıma bi olay geldi. bahçedeki servisler içinde kendi servisimi arıyodum. böyle eğilmiş sadecce plakalara odaklanmıştım. bi yandanda annemle telefonda konuşuyorum. bi kız bana çarptı hatta bildiğin omuz attı ama ben afedersiniz dedim gittim. arkamdan yavaş diye bağırdı. sen yavaş dedim. hem geliyo bana çarpıyo ben özür diliyorum hem de üste çıkıyo bi de. neyse işte ertesi gün bu mal sınıfımı bulmuş geldi sınıfa. sen bi gelsene dedi. gittim. dün sen bana çarptın bi de arkamdan yavaş lan diye bağırmışsın hayırdır falan dedi. bildiğin böyle dedi yani. ben sadece sen yavaş dedim. bunu nasıl yavaş lan diye anladıysa mal. yok öyle bişey falan dedim savuşturdum başımdan. böylece okulun 2. gününde ilk lise kavgamı da yapmış oldum. ama yeminle bu 10. sınıfların hepsi mal. (böyle dediğime bakmayın 10. sınıfta bende öyle yapıcam. yani 1 sefer bile olsa yapıcam. 9 lar sus pus oturup ses edemiyo falan çok hoşuma gidiyo) neyse işte ne diyodum? hah servise bi 10. sınıf bindi işte ona da söylüyo. hani ona bişey diyemem falan ya. neyse ki kız pek bişey demedi. yaa diyip geçiştirdi. Ya ama öyle yapması nasıl beni sinirlendirdi anlatamam. Durdur servisi inicem diycektim az daha. ama demedim. indikten sonra arkamdan bi torba laf söylecek biliyorum. söyletir miyim hiç? okula gidene kadar hatta gittikten sonra bile sinirim geçmedi. düşünün dünya da moralimi bozacak tonla şey varken kıronun teki geliyo ve o moralimi bozuyo. beni herkesin içinde yalancı durumuna düşürüyo. bir de konu 29 Ekim ve Atatürk! Ama ben bunu senin yanına bırakmam!
Bi de arkadaşlarıma karşı mahçup oldum. 29 Ekim günü okulun orda buluşup Anıtkabir'e gidecektik güya. Mal servisçi yüzünden gidemedim. Arkadaşımın numarası da yoktu haber veremedim. Ya nasıl kötü bir durum var ya! Elin hayvanı yüzünden hem yalancı durumuna düşüyorum hem Anıtkabir'e gidemiyorum hem 29 Ekim kutlamalarına gidemiyorum hem arkadaşlarım beni sözünde durmayan biri olarak tanıyo. offf off!! yemin ederim aklıma geldikçe çıldırıyorum. şimdilik tek yaptığım servis bürosuna onu şikayet etmek oldu. ama en kısa fırsatta arabasını çizicem!!!
Son bir ekleme daha;
Ödevler ve bazı internet işlerim dolayısıyla blogumla pek ilgilenemedim kusuruma bakmayın. Ve şu servisçiyle ilgili yorumlarınızı lütfen yapın. ne yapmam lazım bilmiyorum. lütfen bi fikir verin.